Bugün, yarın, haftaya derken en sonunda 23 Haziran Perşembe gecesi Tiflis’e uçtum. Aslında uzun zamandır gitmeyi arzulamama rağmen işlerimin yoğunluğu nedeniyle gidememiştim. En son 2009’da derneğimizin Kutlu Doğum Haftası organizasyonu vesilesi ile Tiflis’te bulunmuştum. Bu seferki gidiş nedenimiz Osmanlı Gürcüleri kitabımızın Gürcüce çevirisi nedeniyle idi. Cuma sabahı Gürcistan saati ile saat gece 3.00’te Tiflis havaalanına indik. Cuma günü kahvaltımızı bir Türk lokantasında yaptık. Kahvaltı esnasında Tiflis’te ticaretle meşgul Türk vatandaşlarıyla tanıştık, sohbet ettik. Ayrıca burada çok sayıda Türk lokantası var.
CUMA MESCİDİNDE ÇEŞİTLİLİLİK
Tiflis şehir merkezindeki tek camii olan Cuma mescidi aslında çok eski bir Osmanlı camisidir. Dış görünümü Osmanlı mimarisini andırmıyor ise de caminin eski resimleri incelendiğinde minaresi ve kubbesi ile Osmanlılar tarafından yapıldığı kesin. Bu caminin arşiv belgelerinde geçen Tiflis Hünkar camii ya da Sultan III.Murat adına yapılan camii olup olmadığını bilemiyoruz fakat Tiflis’te bulunan ve çeşitli dönemlerde yapılan camilerden tek ayakta kalabilen camii olduğu aşikar. Camiin iki mihrabı var. Cuma vaazını Türkiye Cumhuriyetinin Din İşleri Müşaviri Ahmet Erdem yaptı. Konu İsra ve Mirac hadisesi idi, iyi bir hatip olan Erdem ayrıca miraç kandili vesilesiyle Cuma mescidinde bir de kandil programı olacağını müjdeledi.
(Tiflis Camii)
Cuma hutbesini caminin imamı Yasin Aliyev okudu ve namazı da o kıldırdı. Azeri türkçesiyle okuduğu hutbeden bazı kesimler hala kulaklarımda……Cuma mescidinin cemaati çok çeşitli idi, Azeri, Gürcü, Türk, Pakistanlı, Bangladeşli, Zenci, Şii, Sünni hepsi Cuma namazında bir arada idiler. Tiflis Cuma Mescidinde Hz.Osman Döneminde çoğaltılan Kuran-ı Kerim nüshalarından Taşkent Nüshasının bir kopyası var. Camii Tiflis iç kalesinin eteklerinde bulunuyor buradan yürüyerek kaleye çıkabiliyorsunuz. Mihmandarım Gela kalenin şehirden önce kurulduğunu söylüyor. Şehir merkezi M.S.5. yüzyılda Vahtang Gorgasal tarafından kurulmuş. İsmini sıcak su kaynaklarından alıyor, gürcücesi Tbilisi.
(Kale)
(Kaleden Şehre Bakış)
Tiflis şehir merkezine hakim bir noktada olan kaleden baktığınızda manzara muazzam güzel. Eski Tiflis denilen şehrin Kura Nehri yanında bir ermeni kilisesi, Yahudi sinagogu ve gürcü kilisesi mevcut. Nehrin hemen yanında yapılan Şah Abbas Camii ise günümüze kadar varlığını koruyamamış daha doğrusu 1950’li yıllarda kominist rejim tarafından yıktırılmış. Tiflis Cuma Mescidi’nin bulunduğu yer Eski Tiflis’in bir bölümü, burada çok sayıda ahşap balkonlu evler var. Ayrıca caminin yanında tarihi bir hamam bulunmakta. Kalenin yanında bulunan botanik bahçesinin bir kısmında ise geçmişte bir Müslüman mezarlığı varmış, fakat bugün mezarlardan birkaç tane yıkık dökük olarak kalmış.
(Botanik Bahçesi)
TARİHİ BAŞKENT MTSHETA ŞEHRİ
Tarihi başkente giderken şehrin çıkışında Gürcü krallarından Davit Ağmaşenebili’nin heykeli var. Kaheti’den gelen Aragvi Nehri ile Ahıska’dan gelen Mtkvari nehri arasında kurulmuş olan tarihi başkente gidiyoruz. Kral Parnavaz M.Ö 5 yüzyılda, Gürcü eristavlıklarını birleştirmiş ve başkent olarak bu şehri seçmiş. Mtsheta, M.S.5 yüzyıla kadar Gürcistan’a başkentlik yapmış bir yer. Mtsheta şehrine girmeden önce tarihi Cvaris Monastri denilen Haç Kilise’ne gittik. Bu kilise mimari yapısı itibariyle diğer kiliselerden farklı. Gürcistan’da ki en eski kiliselerden olduğunu söylediler. Galiba yedinci yüzyılda yapılmış.
(Mtsheta Şehri)
Şehre Roma komutanlarından Pompei adını taşıyan bir köprü üzerinden geçiliyor. Şehirde çok sayıda yerli ve yabancı turistler vardı, üzüm bağları, meyvelikleri, ıhlamurla çevrili yolları ve şark evleri şeklindeki pansiyonları harika bir yer. Burada etrafı surlarla çevrili tarihi bir kilise var, gürcü kralları ve ileri gelenleri buraya defn edildiği söylendi. Mshetis Soveli adını taşıyan tarihi kilisede Hz.İsa’nın gömleği varmış ve yapılan ilk kilise imiş. Etrafımda mezarlık aramama rağmen göremedim ama mezarları kilisenin içerisinde zeminle aynı hizada. İnsanlar üzerinde yürüyorlar.
(Ben ve Gela Guniava)
Yakında bulunan Kadınlar Manastırı’nı da gezdik. Rahibelerin kıyafetleri büyük ölçüde bizim burada giyilen çarşaflara da benziyor. Burası da önemli ziyaretgahlardanmış. Türkiye’de rastladığımız hurafe cinsinden bazı olaylara burada da rastladım, mesela kiliseden çıkarken ters olarak çıkma, duvarları öpme, elleri ve yüzleri sürme gibi. Dilenciler zaten her yerin olmazsa olmazları.
(Gocha Guniava)
UZUN YILLAR SONRA NODAR BEYİ GÖRMEK
Prof. Dr. Nodar Şengeli Gürcistan’ın en önde gelen Osmanlı tarihçilerinden. Kendisi ile yıllar önce İstanbul’da iken tanışmıştık. Nodar Bey o zaman Başbakanlık Osmanlı Arşivinde araştırma yapmaya gelmişti ben de üniversite de öğrenci idim. Aradan geçen bunca yıl sonra Nodar Bey’i görmeme ve onunda beni hatırlamasına ayrıca çok sevindim. Nodar Bey’in Osmanlı-Gürcü İlişkileri ve Gürcü tarihi üzerine yayınlanmış çok sayıda eseri var, 2010 yılında 1728 tarihli Defteri Mufassalı Vilayeti Tiflis adlı tahriri arşivlerimizden çıkararak Gürcüce olarak çevirmiş. Bu eser araştırmacılar için çok önemli bir kaynak. Kendisini bir kez daha teşekkür ve minnetlerimizi sunuyorum. Ayrıca Osmanlı Gürcüleri kitabımız üzerinde de konuştuk. Osmanlı Gürcüleri kitabının çok önemli bir eser olduğunu vurguladı ve bundan sonraki çalışmalarımızda bize başarılar diledi.
(Prof.Dr. Nodar Şengelia)
Yine devlet üniversitesi profosörlerinden Elizabeth Machitidze ile tanıştık. Elizabeth Hanım, bir filolog ve tarihçi. İstanbul üniversitesinde okumuş, Gürcistan’dan Sergi Cikia’dan sonra eğitim amacıyla gelen ikinci öğrenci imiş Türkiye’de. Önümüzdeki günlerde Türkiye-Gürcistan ilişkileriyle ilgili olarak bir sunum yapmak üzere Makedonya’ya gidiyor.
Rustaveli caddesi geniş bir cadde, bir çok kamu binası, elçilik ve üniversiteler bu cadde üzerinde. Aracından sigara içen birisinin izmaritine yere atması yasak, ayrıca emniyet kemerini muhakkak bağlamalısınız aksi halde hem size hem de uyarmadığı için şöföre de ceza yazılıyormuş. Aslında bu uygulama yeni başlamış fakat uygulamada başarılı olmuşlar. Hemen hemen bütün araçlarda me migvars tbilisi yazılı kalp işareti var. Migvars kelimesi yerine kalp konulmuş. Yani Ben Tiflis’i Seviyorum anlamına geliyor.
MEZARLIK ZİYARETLERİ
Osmanlı Gürcüleri kitabını hazırlarken İstanbul’un bir çok mezarlığını gezmiştim. Kitabın Gürcüce çevrisi yapılırken Tiflis’te de mezarlık gezdik. Bazı dostlarım buradaki mezarlar yetmedi oradakileri de mi geziyorsun diye şakalaştılar. Vaja Pjavela, Zviad Gamsahurdia gibi bir çok devlet, ilim ve kültür adamının mezarlarını gördüm.
(Zviad Gamsahurdia'nın Mezarı)
GÜRCÜ MİSAFİRPERVERLİĞİ
Gocha GUNİAVA, yani Gela’nın babası. 70 yaşının üstünde fakat bizden daha genç ve delikanlı buna emin olabilirsiniz. Bizim nefes nefese kaldığımız dik yokuşlarda o durmadı bile. İki gün boyunca bize mihmandarlık yaptı. Türkçemizde bir söz vardı adeta pervane olmak diye işte aynen öyle. Bir akşam yemeğinde Gocha Bey’in evinde idik. Mihmandarlığına, misafirperverliğine çok teşekkür ediyorum.
TİFLİS’TE SON GÜN
Son günümüzü şehrin dışında Azerilerin yaşadığı bölgelerden olan Kösalı köyünde geçirdik. Tiflis’ten yanılmıyorsam 30 kilometre uzaklıkta olan bu bölgede coğrafi şekiller ve iklim de biraz farklı. Sanayi şehri Rustavi’yi geçtikten sonra geniş ovalar ve ağaçsız alanlarla karşılaşıyorsunuz. Koyun ve sığır sürüleri ovalarda otluyor. Bu bölgede yaşayan Azeriler hayvancılık ve tarım ile geçiniyorlar. Türk işadamlarından bir tanesi akika kurbanı kesmiş, davet ettiler biz de gittik.
(Emin Şekerci, Resul Durmaz (TİKA Tiflis Koordinatörü)
(Tiflis'te Gece)
Geçte olsa bu satırları sizlerle paylaşırken, Tiflis’te beni ağırlayan Tiflis Türkiye Dostluk Derneği başkanı Emin Şekerci’ye, dernekte bulunan Batumlu kardeşimiz İrakli’ye, genç meslektaşım Gela Guniava’ya, babası Gocha Guniava, annesi Tina Hanım’a ve tüm görüştüğüm dostlarıma saygılarımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Okunma: 2693