Gürcülerin Osmanlılar ile ilişkileri 15. yüzyılın ikinci yarısında başlar. Bu tarihten itibaren Gürcüler ve Gürcistan, Osmanlı tarihçilerinin ve seyyahlarının ilgi çektiği konulardan olmuştur. Osmanlı kaynaklarında Gürcistan’ın askeri, siyasi, ekonomik, coğrafi ve tarihi yapılarıyla ilgili bilgiler sunulur. Esasında Gürcü Türk ilişkileri ise bu tarihin çok daha öncesi ile başlamış olup halen de devam etmektedir.
Gürcüler 16. yüzyılın başlarından itibaren de Osmanlı imparatorluğu yönetiminde etkin rol almaya başladılar. Osmanlı, Kafkasya’nın güzide halkı olan gürcüleri, devlet yönetiminin en üst kademelerine getirdi. Onlardan kendisini yetiştiren liyakat sahiplerine devlet yönetiminde yer vermekten çekinmedi. Gürcüler, Osmanlı medeniyetinin bir parçası oldular ve milli kültürlerini de koruyarak, Osmanlı medeniyetinin oluşturulmasında büyük rol oynadılar. 400 yıla aşkın bir sürede Gürcülerden başta sadrazamlar olmak üzere çok sayıda devlet adamı, din âlimi, sanatkar, fikir adamı, yazar, sanatçı olarak değerli şahsiyet çıktı. İmparatorluk coğrafyasının değişik yerlerinde okul, köprü, camii, kütüphane, imarethane gibi eserler yaptılar, sanat ve edebiyat alanında birçok yapıt verdiler. Bu eserlerin büyük bir kısmı günümüze kadar varlığını korudu. Ayrıca imparatorluk coğrafyasında “gürcü” adıyla çok sayıda yer adı ve eser adı bıraktılar. Günümüze kadar ulaşan köklü aileler oluşturdular.
Osmanlı medeniyetinin oluşmasında rolleri olan Gürcülerin hayat hikâyeleriyle ilgili şu ana kadar bir eser hazırlanmamıştı. Bunun büyük bir eksiklik olduğu da ortada idi. Osmanlı Gürcüleri Kitabı ile bu eksikliğin büyük ölçüde kapatılacağını düşünüyorum.
Tarihi, coğrafi, ekonomik ve çeşitli kültürel bağlar Türk ve Gürcü halklarını sıkı bir surette birbirine bağlamaktadır. Yüzyıllardır birlikte yaşayan iki toplum arasında ki tarihi dostluk, Gürcistan coğrafyasının 19. yüzyılın başından itibaren Rusya’nın egemenliğine geçişi sonrası yüz binlerce gürcü ailenin Anadolu coğrafyasının muhtelif yerlerine hicret ederek yerleşmesiyle daha da perçinleşti. Osmanlı döneminde olduğu gibi günümüz Türkiye’sinde de Türkler ve Gürcüler bir birinin ayrılmaz parçasıdır. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda da gürcüler etkin rol aldılar. Birinci Türkiye Millet Meclisi’nde Batum’u temsilen beş milletvekili vardı. Gürcüler, Osmanlı’da olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti’nde de devlet kademelerinde görev aldılar. Türkiye ve Gürcistan arasında tarihi sürecin oluşturduğu dostane bağlar, bu gün iki ülkeyi dost, kardeş ve müttefik yapmıştır.
Osmanlı Gürcüleri kitabının amacı Gürcülerin Osmanlı İmparatorluğu içerisindeki saygın konumlarını ortaya koymak, yaşam ve yapıtlarıyla Osmanlı medeniyetine katkılarını belirtmek, çalışkanlıkları, başarıları ve vatanseverlikleri ile güzel örneklerini ortaya koymak, onların hayat hikâyelerini bilmek isteyenlere anlatmaktır. Ayrıca Osmanlı döneminde gürcülerin yaşamları hakkında kasten verilen yanlış bilgileri düzeltmektir.
Kitap’ta hayat hikâyeleri verilen Gürcüler inanç olarak Müslüman’dır. Gürcülerin ilk İslam dini ile ilk defa Hz. Ömer zamanında karşılaştıkları ve özellikle Hz.Osman döneminde Tiflis ve civarının İslam hâkimiyetine girmesinden itibaren Gürcistan’da İslamiyet’in yayılmaya başladığı tarihi bir vakıadır. Gürcülerin Müslüman olmasındaki en büyük etken hiç şüphesiz Osmanlı’nın adil ve hoşgörülü yönetimidir.
Osmanlı Gürcüleri kitabı sayesinde birçok insanın dedelerine ya da akrabalarına ulaşacaktır. Gürcüler üzerine yapılacak olan diğer biyografik çalışmalara bir ışık tutacağı kanısında olduğum bu kitap ayrıca Türk-Gürcü dostluğunun devamına da bir köprü olacaktır.
Osmanlı Gürcüleri kitabını okuyan çok sayıda değerli şahsiyetten tebrik, teşekkür mesajları ve telefonları aldım. Hepsine çok teşekkür ediyorum.
Okunma: 931